Berlin, 1871 - 1945 arasında ve 1990'dan bu yana Almanya'nın başkenti ve ülkeyi oluşturan 16 eyaletten biridir.
Berlin 4 milyona yakın nüfusuyla Almanya'nın en kalabalık şehridir. 17. yüzyıla kadar Berlin civarında çok az insan yaşıyordu ve 30 Yıl Savaşları sayesinde de bu nüfus yarı yarıya inmişti. 1640 yılında hükümdarlığı babasından alan Friedrich Wilhelm, Fransa'dan Berlin'e ve yöresine çok sayıda Huganot yerleştirmiştir. Böylece 1648'de 6 bin nüfuslu olan şehirde 1709 yılında nüfus 57 bine çıkmıştır. 1875'te şehrin nüfusu bir milyonu aşmıştır.
Ortaçağ kentinin dar cadde ve sokakları 2. Dünya Savaşı'ndaki hava saldırılarına değin hemen hiç bozulmadan kaldı. 17. ve 18. yüzyıllarda Brandenburg elektörleri güçlendikçe, kent merkezi gelişti ve genişledi. Geniş caddeler, bakımlı meydanlar ve görkemli taş yapılar ortaya çıktı.
Berlin'de 2. Dünya Savaşı ile birlikte büyük ölçüde duraklayan dokuma, metal, giyim, porselen, bisiklet, makine gibi geleneksel ekonomik etkinlikler, savaş sonrasında yeniden canlanmıştır. Elektronik, Berlin için en önemli sanayi durumuna gelmiştir.
Berlin, Avrupa'nın öbür merkezlerinden uzak bir eyalet merkeziyken, Londra ya da Paris gibi eski kentlerle yarışabilecek bir kültürel yaşamı yoktu. 18. yüzyıldan başlayarak bu konuda büyük adımlar atıldı. 1750'lere gelindiğinde Unter den Linden'deki Prusya Devlet Operası Avrupa'nın en iyi operalarından biri olmuştu. Berlin müzik alanında Almanya için hiçbir zaman Viyana olmamışsa da, önemini hep korumuştu.
1710'da Berlin Üniversitesi'nin kurulmasıyla Berlin, Almanya'nın entelektüel yaşamının merkezi durumuna geldi. Bir zamanlar yayımcılıkta Leipzig'le boy ölçüşürken, savaştan sonra savaş öncesi konumuna bir daha dönmedi.
0 yorum :
Yorum Gönder